5.04.2009

cinsiyet karmaşası

yuval noah harari

kadının doğal fonksiyonunun çocuk doğurmak olduğunu, eşcinselliğin doğal olmadığını iddia etmenin pek bir anlamı yoktur. erkekliği ve kadınlığı tanımlayan yasaların, normların, hakların ve zorunlulukların çoğu, biyolojik gerçekliklerden ziyade insanın hayal gücünün ürünüdür.

bütün bu karmaşayı hafifletmek için akademisyenler biyolojik bir kategori olan "cinsiyet"le kültürel bir kategori olan "toplumsal cinsiyet"i ayırırlar. cinsiyet erkekler ve dişiler arasında ayrılır ve bu ayrımın ölçüleri tarih boyunca aynı kalmıştır. toplumsal cinsiyetse erkekler ve kadınlar arasında ayrılmıştır (ve bazı kültürler başka kategorileri de tanımlar). "erkeksi" ve "kadınsı" özellikler kişilere özgüdür ve daima değişim geçirir. örneğin klasik atina kadınlarıyla modern atina kadınlarından beklenen davranışlar, arzular, kıyafetler ve hatta vücut duruşları arasında büyük çaplı farklar söz konusudur.

cinsiyet çocuk oyuncağı, toplumsal cinsiyet ise ciddi iştir. erkek cinsinin üyesi olmak dünyadaki en basit şeydir; tek yapmanız gereken bir x, bir de y kromozomuyla doğmuş olmaktır. dişi olmak da aynı derecede basittir; çünkü bir çift x kromozomu yeterlidir.

buna karşılık, bir adam veya kadın olmak çok ciddi ve karmaşık bir şeydir. çoğu erkek ve kadın özelliği biyolojik olmaktan çok kültüreldir. hiçbir toplum kendiliğinden her erkeği adam, her dişiyi de kadın olarak saymaz. dahası, bu sıfatlar bir kere kazanıldığında ebediyen de sürmez. erkekler erkeksiliklerini hayatları boyunca sonsuz bir performans, tören ve ritüeller aracılığıyla sürekli olarak kanıtlamak zorundadır. bir kadının da işi hiç bitmez, sürekli kendini ve başkalarını yeterince kadınsı olduğuna ikna etmek zorundadır.

bu çabaların başarılı olması da kesin değildir. özellikle erkekler erkeksilikle ilgili iddialarının boş çıkmasından ödleri koparak yaşarlar. tarih boyunca erkekler hayatlarını riske atarak hatta feda ederek erkekliklerini kanıtlamaya çalıştılar, insanlar "tam bir erkek!" desinler diye.