4.04.2009

grup deneyimi

carl gustav jung

bir grubun deneyimi, bireyinkinden çok daha düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir. çünkü çok sayıda bireyin bir araya gelmesiyle ve ortak bir ruh halinde birleşmesiyle oluşan ortak ruhun, tek tek bireylerin düzeyinin altında olduğu bir gerçektir. eğer grup çok büyükse, ortak ruh bir tür hayvan ruhu gibidir. büyük örgütlerin ahlakının daima şüpheli olmasının nedeni bu olsa gerek. bir insan kalabalığının psikolojisinin avamınkinin düzeyine inmesi kaçınılmazdır.

ortak deneyim denen şey bir grup içinde yaşandığında, bu deneyim nispeten düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir. grup içindeki deneyimin bireysel deneyime göre çok daha sık gerçekleşmesinin nedeni budur. zaten ulaşılması da çok daha kolaydır; çünkü birçok kişinin birlikteliğinden büyük bir telkin gücü doğar.

kalabalık içindeki birey, telkine açıklığının kurbanı olur. herhangi bir şeyin olması, örneğin bir öneride bulunulması, bu öneri ne kadar ahlak dışı olursa olsun, bireyin de buna katılması için yeterlidir. kitle içinde insan bir sorumluluk duymadığı gibi korku da duymaz.

dolayısıyla, grupla özdeşleşme basit, kolay bir yoldur; ama insanın zaten bulunduğu durumdan daha derinlere inmez. insanda bir şeyleri değiştirir ama değişim kalıcı değildir. aksine, deneyimi sürekli kılmak ve ona inanabilmek için kitlenin verdiği sarhoşluğun tekrar tekrar yaşanması gerekir. zira insan artık kitle içinde yer almadığında, önceki ruh halini yeniden üretemeyen bambaşka bir insandır. kitle içinde, bilinçdışı bir kimlikten başka bir şey olmayan mistik katılım hüküm sürer.

insan, örneğin tiyatroya gittiğinde, bakışlar bakışlarla karşılaşır. herkes herkesin nasıl baktığına bakar ve karşılıklı bir bilinçdışı ilişkinin ağına yakalanır. bu durum daha da kuvvetlendiğinde, insan adeta özdeşliğin genel akıntısına kapılır. bu duygu güzel olabilir -on binlerce koyunun içinde bir koyun. hele hele bu kalabalığın büyük, harika bir birlik olduğunu düşünüyorsam, o zaman bir kahramanım ben, grupla birlikte yücelen.

kişiliği daha üst düzeye taşımanın en kolay yolu bu olduğu için, insan, genellikle vecd içinde ortak dönüşümler yaşanmasını mümkün kılan gruplar oluşturmayı tercih etmiştir. bilincin daha alt ve ilkel düzeyinde yaşanan gerilemeli özdeşleşme, yaşam duygusunun artmasına neden olur, taş çağında yarı hayvan atalarla gerilemeli özdeşleşmenin diriltici etkisinin nedeni budur.

grupta kaçınılmaz olan psikolojik gerileme, kısmen de olsa ritlerle, yani kutsal eylem ve olayları grup aktivitelerinin odak noktası haline getirerek, grubun bilinçdışı bir güdüselliğe dönmesini engelleyen kült törenlerle önlenir. bireyin ilgi ve dikkatini gerektiren ritüeller, grup içinde de nispeten öznel bir deneyim yaşanmasını ve bir ölçüde bilinçli kalınmasını sağlar. fakat simgeciliği aracılığıyla bilinçdışını ifade eden bir merkezle bağlantı yoksa, kitle ruhunun hipnotizma etkisi yapması ve kişileri etki altına alması kaçınılmazdır. bu nedenle, psişik epidemilerin kuluçka yeri kitlelerdir. bunun klasik örneği, almanya'da yaşanan olaylardır.

kitle psikolojisinin bu hayli olumsuz değerlendirmesine, bireyi soylu amaçlara yönelten coşku ya da dayanışma gibi olumlu deneyimler de yaşandığı söylenerek itiraz edilebilir. bu gerçekler yadsınamaz elbette.

topluluk insana, yalnızken kolayca yitirebileceği bir cesaret, metanet ve asalet verebilir. içinde, insanlar arasında bir insan olduğu anısını canlandırabilir. fakat bu ona, bir birey olarak sahip olamayacağı özellikler atfedilmesini engellemez. hak etmediği bu armağanlar insana başta büyük bir lütuf gibi gelse de, uzun vadede bunların bir kayba dönüşmesi tehlikesi vardır. çünkü insan doğasında armağanları doğal saymak gibi bir zaaf vardır. sıkıntı anında bizzat çaba göstermek yerine, bunlar üzerinde hak iddia eder. her şeyi devletten bekleme eğilimi maalesef bunun en belirgin örneğidir.

oysa en nihayetinde devlet de bu talepkâr bireylerden oluşur. bu eğilimin doğal sonucu, her bir bireyin toplumu köleleştirdiği, toplumun ise bir diktatör, bir köle sahibi tarafından temsil edildiği komünizmdir. komünist toplum düzenine sahip tüm ilkel kabilelerin başında da sınırsız güçte bir reis vardır. komünist devlet, yurttaşların değil, yalnızca serflerin olduğu mutlak bir monarşiden başka bir şey değildir.