vincent van gogh
gerçekten sevilmeye değer şeyleri sadakatle sevmeyi sürdürebilirse kişi; sevgisini anlamsız, değersiz, önemsiz şeylere ziyan etmezse, zamanla daha çok ışığa kavuşacak, güçlenecektir.
sanat ne büyük zenginliklerle dolu! insan gördüklerini unutmadıkça hiçbir zaman verimli düşüncelerden uzak, gerçekten yalnız ya da tek başına kalamaz.
sanat söz konusu olduğunda o eski deyiş hep geçerli: dürüstlük en iyi yoldur. ciddi bir etüt üstünde çok uğraşmak, halkın hoşuna gidecek birtakım şıklıklar yapmaktan çok daha iyi.
jean-françois millet: kendimi kötü ifade etmektense hiçbir şey dememeyi yeğlerim.
insan belli bir meslek ya da belirli bir zanaatte ne denli erken usta olmaya çalışırsa, mümkün olduğunda bağımsız bir düşünce ve davranış tarzı benimserse, kendi kesin kurallarını ne kadar eksiksiz uygulayabilirse, o kadar sağlam bir karaktere sahip olabilir; bütün bunları yaptı diye dar kafalı olması da gerekmez ayrıca.
figürde olsun, peyzajda olsun, duygusal bir melankoliyi değil, gerçek ve derin acıyı anlatabilmek isterdim.
yapıtında bir düşünce iletmek bir ressamın görevidir. aynı zamanda, soylu bir şey, büyük bir şey var ki, sonunda solucanlar kemirsin diye verilmemiş insanoğluna.
kalıcı bir şeyler yapmak istiyorsak eğer, bir köylü kadar çok ve özentisiz çalışmamız gerek.
gerçekten anlam taşıyan az söz söylemek, kuru gürültüden başka bir şey olmayan, kolay söylendiği kadar yararsız olan bir araba laf etmekten daha iyidir.
jean richepin: sanat sevgisi gerçek sevgiyi ortadan kaldırır.
eskinin büyük ustalarını dikkatle izlerse insan, hepsini de, belirli anlarda gerçekliğin ta içinde bulabiliyor. onların yaratıları olarak adlandırdığımız şeyler gerçek dünyada görülebilir, onların gözleri gibi gözlerle, duyguları gibi duygularla yaklaşırsa insan.
desen için olsun, renkler için olsun insanlar değil de belirli kurallar ya da ilkeler ya da temel doğrular var ve kişi gerçek bir doğru yakaladı mı ancak bunlara tutunabilir.
özellikle dikkatimi çeken bir şey var: tüm o akıl dışı resimler atölyede yapılmışlardır.
akademik bir figür ne kadar doğru biçimlendirilmiş olursa olsun, isterse ingres'in elinden çıkmış olsun, temelde çağdaş bir şey yansıtmıyorsa, bir mahremiyeti yoksa, gerçek hareket göstermiyorsa, günümüz resim sanatında yeri yoktur bence.
güzel olan her şey; ama gerçekten güzel olan her şey, aynı zamanda doğrudur da.
onu doğrudan doğruya eyleme sürükleyen bir içsel sessizliği olsun: insan ancak bu yolla büyük şeyler başarabilir. neden mi? çünkü "ne olursa olsun" diyen bir duygu vardır içinde.