kierkegaard
başıma harika bir şey geldi. göğün yedi kat yukarılarına çekildim. tanrılar orada saf saf dizilmiş oturuyorlardı. bana özel bir lütufla bir dilekte bulunma ayrıcalığı bahşedildi. "ne dilersin?" dedi merkür, "gençlik mi, güzellik mi; güç mü, uzun bir ömür mü; en güzel bakireyi mi, yoksa sandığımızda bulunan öteki nimetlerden birini mi? sadece bir tanesini seçeceksin ama." bir an şaşırdım kaldım. sonra tanrılara şu şekilde hitap ettim: "çok saygıdeğer çağdaşlar, dileğim tek şudur ki, kahkaha hep benden yana olsun." tanrılardan hiçbiri tek kelime etmedi, hepsi gülmeye başladı. bundan dileğimin kabul edildiği sonucuna vardım ve anladım ki tanrılar kendilerini zarafetle nasıl ifade edeceklerini biliyorlardı; zira ciddi bir tavırla "dileğin kabul oldu." demek onlara pek yakışmazdı.