31.03.2020

uzun lafın kısası

amin maalouf:
uzun vadede, adem ile havva'nın tüm evlatları yitik çocuklardır.

eduardo carranza: şiir kanını kaynatmıyorsa, aniden sırlara pencereler açmıyorsa, dünyayı keşfetmene yardım etmiyorsa, umutsuz yüreğinin yalnızlıkta ve aşkta, şenlikte ve sevgisizlikte eşlikçisi değilse ne işe yarar?

joel kovel: sevgi, benliği yeni nesnelere açarak yaralanabilir hale getirir.

lawrence grossberg: bir şeye yeterince özen göstermenin, önemseyecek kadar inanmanın mümkün olduğu ve böylece de kişinin bu şeye bağlanıp bütün benliğini hasredeceği yerleri tespit etmek gitgide zorlaşıyor.

nilgün marmara: hayatın neresinden dönülse kârdır!

pascal mercier: kitsch, bütün hapishanelerin en kötüsüdür. parmaklıkları, basitleştirilmiş, sahte duyguların altınıyla kaplanmıştır, bir sarayın sütunları sanır insan onları.

robert musil: okyanusları ve kıtaları oyun oynarcasına aşıveren modern insan için hiçbir şey, bir sonraki köşede yaşayan insanlarla ilişki kurmak kadar olanaksız değildir.

stefan zweig: insanlar sadece bir şeyden yorgun düşerler: kararsızlıktan. yapılan her iş insanı rahatlatır; hatta en kötüsü bile hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.

victor hugo: ezilmiş, yıkılmış insanlar arkalarına bakmazlar. kötü talihin peşlerini bırakmadığını bilirler.

oğuz atay: sessiz faziletlerin heykeli dikilmiyor.

ece ayhan: sezai karakoç ile ismet özel insan haklarıyla ilgilenmezler.

goethe: ve budalalar, anlamadıklarını ve anlayamayacaklarını yok ederler.