sylvia plath
bir zaman gelir, bütün çıkış yolların kapatılmıştır. odanda oturursun, bedenindeki, boğazını sıkıştıran, gözlerinin ardındaki gözyaşı torbacıklarında tehlikeli bir biçimde sıkışan o ağrıyı duyarsın. tek bir sözcük, tek bir el kol devinimi, derken içinde sıkışıp kalmış her şey -irinleşmiş pişmanlıklar, kangrenleşmiş kıskançlıklar, yerine getirilmemiş fazla istekler- öfkeli, erksiz gözyaşları, belli bir kişiye yönelik olmayan boğucu hıçkırıklar ve zırlamalarla dışına taşar. seni kucaklayan kollar yoktur. "hadi, uyu, yok bir şey" diyecek bir ses yoktur. yeni ve korkunç bağımsızlığında, az uykudan, gergin, aşırı duyarlı sinirlerden kaynaklanan o tehlikeli uyarıcı ağrı, kartların bu kez sana karşı hileli biçimde karılmış olduğu, hala da üst üste yığılmakta oldukları duygusuna kapılırsın. senin bir çıkışa gereksinimin vardır, çıkışlarsa mühürlenmiştir. gece gündüz kendin için yarattığın o daracık tutukevinde yaşarsın. içinde fokurdayıp duran o dağarcığı serbest bırakmaz, setteki bir yarıktan dalga dalga akmasını sağlamazsan patlayacağını, parçalanacağını duyumsarsın. böylece alt kata iner, piyanonun başına geçersin. tüm çocuklar dışarıdadır; ev dingindir. klavyede keskin akorların sesi duyulur, omuzlarındaki ağır yükün birazını yitirmenin ferahlığını duyumsamaya başlarsın.