thomas hardy
onunla birlikte bayır yukarı yürürken gabriel yakında başına geçeceği öbür çiftliğin işlerinden söz açtı. birbirlerine besledikleri duygulardan pek az konuştular. böyle eski, denenmiş iki dost arasında süslü sözlerin ve şairce yeminlerin gereği galiba yoktu. onlarınki gibi sevgiler, eğer doğacaksa, iki kişinin önce birbirlerinin kötü huylarını tanıyıp, iyi yönlerini en son öğrenmeleriyle doğar.
aşk, katı, gündelik gerçek yığınlarının arasındaki çatlaklarda yeşerir. çoğunlukla iki kişinin amaç ve işlerinin benzerliğinden doğan bu sıkı dostluk, bu can yoldaşlığı, yazık ki kadınla erkek arasındaki aşklarda pek seyrek bulunur. çünkü kadınlar ve erkekler çalışma amacıyla değil, yalnızca zevk amacıyla bir araya gelirler. gene de uygun koşulların böyle bir can yoldaşlığına zemin hazırladığı yerde bu çok yönlü duygunun, ölüm kadar güçlü olan tek aşk olduğu görülür, öyle bir aşk ki, sular söndüremez, seller boğamaz ve çoğunlukla aşk adı verilen öbür duygular bunun yanında buhar kadar cılız ve uçucu kalır.