17.05.2020

mutluluk

guy de maupassant

dünya üzerinde temiz, güzel, zarif ve ideal olan ne varsa tanrı değil, insan zekası yapmıştır.

aşkta tek bir serüven vardır. hep aynı şeydir o: tanıştık, anlaştık, seviştik. hepsi bu kadar.

insan niçin sever? dünyada tek bir varlığı istemek, kafamızda tek bir düşünce, kalbimizde tek bir arzu, dudaklarımızda tek bir isim yaşatmak. garip bir şeydir bu; öyle bir isim ki, kaynaklarından fışkıran su damlaları gibi, ruhumuzun derinliğinden dudaklarımıza kadar yükselir; bu ismi her yerde, her an bir dua gibi yavaş sesle fısıldar ve sürekli tekrarlarız.

insanlar seviştikleri sürece, her fırsatta aşklarını birbirlerine tekrarlamak isterler. söyleyemediklerimizi kalemlerimize söyletmek en büyük zevkimizdir. çünkü sözler uçucudur; havayı yumuşak, ılık, hafif bir musikiyle dolduran sözler anılarda kalır; ama yazılar öyle midir? onları gözlerimizle görürüz, okuruz, istediğimiz zaman, istediğimiz kadar ellerimizle, parmaklarımızla, dudaklarımızla okşayabiliriz de.

birbirine perçinli denecek kadar bağlı iki dosttan biri evlendi mi, bütün bu perçinler, bütün bu bağlar çözülüverir. kıskanç bir kadın sevgisi iki erkek arasına girdi mi, bunların birbirlerine karşı besledikleri güven ve sevgi de sarsılır; çünkü kadının aşkı, iki erkek arasındaki bu güven ve sevgiye anlayış göstermez. dünyada aralarındaki üçüncü bir kişinin varlığına en az tahammülü olanlar yeni evlilerdir. en çok yalnız kalma ihtiyacı duyanlar onlardır çünkü.

insan, servet sahibi olunca kendini mutlu hissediyor. para oldu mu, kederlere, ıstıraplara bile dayanılabiliyor. para olunca istenilen yere gidiliyor, seyahat ediliyor, eğleniliyor. ah, bir zengin olsaydım!

bir bayırın tepesinde, bazen bir yığın çakıl taşını andıran bir kasabacık çarpar gözünüze; ama buraları işlenmemiş bakir, ıssız topraklardır; ne tarım, ne sanat, ne zanaat vardır buralarda; yontulmuş bir ağaç parçasına, oyulmuş bir taşa, nefis eserlere dedelerimizin duydukları sevgiye ve bu sevgiyle yaşattıkları anıtların hiçbirine rastlayamazsınız. bu azametli, sert iklimde üstünüzde etki yaratan neyse onunla yetinmek zorunda kalırsınız.

üzerinde yansılarının kayarak silindiği aynalar gibi; kalplerinde yaralar açan olayları, gönüllerinde fırtınalar koparan yaşantıları kolaylıkla unutanlara ne mutlu!