sevan nişanyan
en basit çözüm şudur sanırım:
1. devlet erkini elinde tutanların nefret söylemini şiddetle kovuştur. devlet erki büyük ve tehlikeli bir güçtür. bu erki kullanan, bazı kısıtlamaları göze almak zorundadır. (tercümesi: vatandaş ermenilere gıcık kapıyorsa kendi bileceği iştir. ama bakan yahut devlet başkanı çıkıp nefret kusarsa sürüm sürüm süründüreceksin pezevengi.)
2. nefret söylemine maruz kalan topluluğun, bu söylemden ötürü devlet otoritesi karşısında çaresiz ve zebun kalma ihtimali varsa nefret söylemini kovuştur. (mesela eşcinseller, mormonlar veya hippiler, egemen pislik söyleminden ötürü mahkemede, poliste, vergi dairesinde, tapu dairesinde hakkını arayamayacak duruma düşüyorsa buna dur demek gerekir.)
3. nefret söylemi sonucunda halk kitlelerinin galeyana gelip tahrip ve tecavüz eylemlerine girme ihtimali varsa nefret söylemini -en azından risk geçinceye kadar- önle. (maraş ve sivas'taki gibi olayların kontrolden çıkmasına izin verme. ama tansiyon düştükten sonra da işi çok uzatma. alevi vatandaşın can ve mal emniyetini korumak devletin görevidir, duygusal konforunu korumak devletin görevi değildir. üstüne vazife olmayan işlere girişirsen nefreti azaltmazsın, çoğaltırsın.) hepsi bu kadar. basit. sade.
inan bana böylesi bir arada yaşama, karşılıklı saygı sevgi vs. zımbırtısına daha uygundur. daha pratiktir. toplumsal tansiyonu düşürmeye daha müsaittir.
yoksa, "nefret söylemi" kavramını fazla geniş tutarsan gün gelir islam dinini yasaklaman gerekebilir, iyi olmaz. müşriklerin, münafıkların, putperestlerin de hassas duyguları yok mudur sence? incinmezler mi?
nefret söyleminin suç olması için gerçek ve yakın bir tehlike oluşturması lazım. şimdi yahudilerin küçük bir azınlık olduğu bir yerde kalkıp "yahudilere ölüm, yahudi insan kanı içer" gibisinden bir propaganda yaparsanız tehlikeli sonuçları olan, birtakım insanların haklarının zedelenmesine yol açacak bir iş yapmış olursunuz. yüzde 99'u müslüman olan bir ülkede müslümanlar hakkında bir şey söylediğimiz zaman bunun müslümanlar için gerçek ve yakın bir tehlike oluşturma ihtimali sıfırdır.
ha peki, yeri ve zamanı gelince türkçenin güzelliklerini kullanmayı seviyor muyum? seviyorum. birtakım iki yüzlü bürokrat bozuntuları, nefret ve önyargılarına yenilip, hayat boyu alınterimle ortaya koyduğum her şeyi yıkmaya kalkıştıklarında siktiri çektim. doğrudur. ilgi çekmeye çalışan bir taşra politikacısı "ateistler tecavüze uğramış tiplerdir, yok edilmeli, ruh hastası, kişiliği bozuk" diye saçmaladığında, evet, "dalyarak" sıfatının yakışacağını düşündüm. odtü kampüsünde etrafımı sarıp tehdit eden güruha, ehem, organik konuştum. sokak çocukları gibi küfreden bir ayyaş şairin notunu "götten inciler" başlıklı blogumda teşhir ettim.
nedir benim esas kabahatim, onu da söyleyeyim, hakkaniyet yapmış olayım. bazen fazla ukalayım. muhatabıma tepeden bakıyormuş intibaını veriyorum. akıllarını ve bilgilerini hatta kişiliklerini küçümsediğim hissine kapılıyorlar.