12.10.2014

dimitrios'un maskesi

eric ambler

geçen yıl bütün gençlik fotoğraflarımı yaktım. geçmiş unutulmalıdır baylar! eskiyi hatırlamak yüreğimi dağlıyor. insan gününü gün etmelidir.


birçok kimse hayatın amacını bile anlamadan saman gibi yaşar gider.

polis romanındaki bir katil, gerçek bir katile göre her zaman daha sevimlidir. polis romanlarında cesetler, şüpheli kişiler, hafiyeler, idam sehpaları vardır. bu sanatsal bir düzendir. gerçek katil ise hiç sanatsal değildir.

suikast olaylarında önemli olan, cinayeti kimin düzenlediğidir; tabancayı kimin ateşlediği değil.

ölmek üzere olan bir toplumda, siyasal ün kazanmış olanlar bilgi ve yetenek sahibi kimseler değildir. bunlar çoğunlukla cahillerin takdirini kazanan basit zekalı adamlardır.

26 ağustos 1922 sabahı 5.30'da mustafa kemal paşa komutasındaki türk orduları, yunan cephesine saldırıya geçtiler. dumlupınar saldırı alanı izmir'e 200 mil uzaklıktaydı. hatları yarılan yunan ordusu, ertesi sabah izmir'e doğru çekilmeye başlamıştı. çekilme harekatı birkaç gün için bir bozguna dönüşmüştü. milli orduyla baş edemeyen yunanlılar, yolları üzerindeki silahsız türk köylüsünü öldürmeye, alaşehir'den izmir'e kadar önlerine çıkan türk köylerini yakmaya başladılar. yunanlıların peşini bırakmayan türk ordusu, sağ kalan köylülerin de yardımlarıyla, 9 eylül 1922 sabahı izmir'e girdi.

herkesin birçok zayıf yönleri vardır. kimisi için gururdur bu, kimisi için duyguların doyurulması, bazıları için de paradır.

"savaşta stratejik harekatın temel unsuru baskındır." diye başladı konuşmasına. napoleon'un bir sözüydü bu.

insanoğlunun yüzü, kendi eliyle çizilmiş bir maske gibidir. sahibi korkarsa, etrafındakileri korkutması gerekir. ihtiraslıysa, başkalarında da ihtiras uyandırmalıdır. insanın aklından geçen her şey oraya yansır.