edgar allan poe
bir baygınlıktan ayılırken iki basamak vardır: birinci basamakta aklın ve ruhun uyandığı, ikincisinde de madde olarak varlığımızın uyandığı duyulur. ikinci basamağa vardığımızda birincide hissettiğimiz şeyleri hatırlayabilseydik, daha ötedeki boşluğun anıları arasında bu duyguları açık seçik bulabilmemiz gerekirdi. ötedeki boşluk dediğimiz ise -nedir o? onun karanlığını mezarın karanlığından nasıl ayırabiliriz? bunu bilseydik hiç değilse.
benim birinci basamak dediğim durumda hissettiğimiz şeyler, istediğimiz zaman hatırlayamasak bile, gene de, üstünden epeyce geçtikten sonra, çağrılmadıkları halde gelivermiyorlar mı, nereden geldiklerine şaşıp kalmıyor muyuz?
hayatında hiç bayılmamış olan bir kimse, yanan bir kömür parçasında tuhaf saraylar, çılgınca gülümseyen yüzler bulamaz; birçoklarının gözüne görünmeden havalarda süzülüp giden üzgün hayalleri göremez; yeni açmış bir çiçeğin kokusuna kapılarak düşüncelere dalamaz; daha önce hiç dikkatini çekmemiş olan bir ezginin getirdiği yeni yeni anlamlarla şaşkına dönemez.