balzac
gördükleri eğitim sayesinde her şeyi kavrayabilen erkekler, bir kadın için sevdiği adamın düşüncelerini anlayamamaktan daha korkunç bir şey olmadığını bilemezler.
bizden daha bağışlayıcı olan bu tanrısal yaratıklar ruhlarının dilini anlamadığımız zaman seslerini çıkarmazlar; duygularının üstünlüğünü göstermekten çekinirler, acılarını da, anlaşılmamış zevklerini de büyük bir sevinçle gizlemeyi bilirler. ama sevda işinde bizden daha tutkulu oldukları için erkeğin yalnızca yüreğine sahip olmakla yetinmezler; onun tüm düşüncesini de ele geçirmek isterler.
kadınların mucize derecesinde doğru sezgileri vardır.
bolluk içinde yetişen kadınlar maddesel hazların örttüğü boşluğu çabucak hissederler ve yıpranmaktan çok yorulan yürekleri onlara gerçek bir duygu alışverişinden doğan mutluluğu buldurduğunda -sevgisinden emin oldukları erkeğe de uygun gelmesi koşuluyla- orta halli bir yaşama seve seve katlanırlar.
düşünceleriyle, zevkleriyle kendi yaşamlarının dışındaki bu yaşamın cilvelerine boyun eğerler; onlar için tek korkulacak gelecek onu yitirmektir.
bir kadın için en büyük çekicilik, sürekli olarak erkeğin yüce gönüllüğüne sığınması ve zayıflığını ona gurur verecek, onun en yüce duygularını ayaklandıracak biçimde zarif bir edayla belli etmesidir.