3.10.2022

yaşadığım gibi

ahmet hamdi tanpınar

coğrafya bir kaderdir.

bir şeyi veya bir insanı hakkıyla tadabilmek, sevebilmek için kendisiyle alakası olmayan ne kadar çok şeye muhtacız!

insan hayatında mühim olan gönüldür. gönül, çalab'ın tahtıdır ve dünyaya hükmeden odur.

insanoğlu her şeyden evvel mesuliyet hissidir ve bilhassa fikirlerinin mesuliyetidir. ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra haline düşer.

insan kalbi, başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır.

insandan ötede bir şey, onu zaaf ve kudretleri ile, talih ve talihsizlikleri ile yaratan ve idare eden çok kuvvetli bir şey vardır.

kim bilir, belki de bir gün hatırlaya hatırlaya kendimizi yaratacağız, arzu hayatın biricik sırrıdır ve biz, imkânların hazinesini açan tılsımlı anahtara henüz sahibiz. ikiz hasretlerine çöreklenmiş düşüncelerimiz hatıraların ve arzuların nabzında zamanı saya saya belki bir gün aşkın ve ölümün fani elbisesini de giyinirler.

marcel proust'un dediği gibi bazen sevdiğimiz vücutta bizi en çok bağlayan noktalar, belki de mükemmeliyetten uzak olan şeylerdir. bu zaaf noktalarıdır ki mukabili olan şefkat ve merhamet duygularıyla perestiş hislerimizi takviye ederler.

her aşk, peşinde bir ezeliyet fikrini taşır.

sevdiğim bir muharrir "aşk, ölümün gülümseyen yüzüdür." der; bu mesut cümleyi hatırladıkça onu kendim söylememiş olduğuma müteessir olurum.

şehir, bir terbiyenin ve zevkin etrafında teşekkül eden müşterek bir hayattır. mimari bu hayatın asıl büyük üslubunu yapar. vakıa dün olduğu gibi, artık orkestra şefi vazifesini görmez ama yine de varlığını hissettirir. ona doğru yürüdükçe hayat o memlekete mahsus bir renk kazanır.

hayat yaşanmak içindir, beklemek için değil.

zamanın yarattığı büyük ve canlı terkipler daima büyük dikkatler ister.

hayat daima bir orkestradır. orada her sazın, her fikir ve imanın kendine mahsus bir yeri vardır.

insanoğlunun garip bir hasleti vardır. açlığa razı olur fakat şahsiyetinin ve talihinin yarıda kalmasına razı olmaz. yetişebileceğini bilen bir sanatkâr yetişmezse ıstırap çeker, kendisini ve etrafını zehirler. sanat heyecanı tersine çevrilmeyegörsün.

bir cemaate ruhunu veren sanatkârdır. sanatkâr ilâve eder, sanatkâr tamamlar, sanatkâr yaratır. büyük realite, fikir ve sanattır.