şevket rado
yaşlı bir adam, yolda iki kat olmuş, bastonuna dayana dayana güç halde gidiyormuş. babasının elinden tutup yürüyen bir ufak çocuk, onu yerde bir şey arıyor sanmış ve babasına dönüp: "baba! amca yerde ne arıyor?" diye sormuş. ihtiyarın neyi kaybettiğini çok iyi bilen babası da: "gençliğini arıyor yavrum!" diye cevap vermiş.
12 yaşlarında görünen bir küçük kız 3 yaşındaki kardeşini sırtına almış, bir yokuştan yukarı doğru çıkıyormuş. yanlarından geçen bir kadıncağız kızın haline acımış: "bu arkandaki yük sana ağır gelmiyor mu evladım?" demiş. kız şöyle durmuş, yukarıdan bir bakışla kadını tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra: "arkamdaki yük değil, benim kardeşim" demiş.
şevket rado etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şevket rado etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2.03.2018
31.03.2016
uzun lafın kısası
harper lee: her zaman daha küçük bir ev istemişimdir, daha büyük bir bahçem olsun diye.
erich fromm: bizim yaşamımız kardeşçe, mutlu, erinçli bir yaşam değil; çılgınlık durumuna tehlikeli bir biçimde yaklaşan manevi karmaşanın ve aymazlığın damgasını taşıyan bir yaşamdır.
jaroslav hasek: insanoğlu en korkunç yıkımların bile üstesinden gelebilir; yeter ki doğruluk ve erdem yüreğinden eksik olmasın.
william faulkner: dört gündür bir tabutun içinde yatan ölü bir kadına saygı göstermenin tek yolu, tez elden toprağa vermektir onu.
andersen: dedikodu küçük bir tüyü beş tavuk yapabilir.
william m. thackeray: bir kadın için en büyük kompliman kendi cinsi tarafından hor görülmesidir.
kierkegaard: kendimizi kandırmaktan ancak hayatlarımızı seçme yeteneğimiz üzerine inşa etmekle kurtulabiliriz.
alexandre dumas: ilkel halkların yasası, kısasa kısas yasasıdır.
choderlos de laclos: bir gönülde uyandırılan mutluluk, bağların en güçlüsüdür; gerçekten bağlayabilen bir o vardır.
orson welles: aklınız fikriniz çok para kazanmakta olduktan sonra çok para kazanmak marifet değildir.
sabahattin ali: dünyada en tahammül edilemeyecek şey, artık aşık olmadığımız birisiyle beraber yaşamak mecburiyetidir. şu halde aşık olduğumuz birisiyle hayatımızı birleştirmek, en hafif tabiriyle, düşüncesizliktir.
şevket rado: her şey geçer, her şey gider. insan her şeyi unutur. bu dünya öyle çatık kaşla dolaşmaya, şunun bunun kalbini kırmaya değer bir dünya değildir.
erich fromm: bizim yaşamımız kardeşçe, mutlu, erinçli bir yaşam değil; çılgınlık durumuna tehlikeli bir biçimde yaklaşan manevi karmaşanın ve aymazlığın damgasını taşıyan bir yaşamdır.
jaroslav hasek: insanoğlu en korkunç yıkımların bile üstesinden gelebilir; yeter ki doğruluk ve erdem yüreğinden eksik olmasın.
william faulkner: dört gündür bir tabutun içinde yatan ölü bir kadına saygı göstermenin tek yolu, tez elden toprağa vermektir onu.
andersen: dedikodu küçük bir tüyü beş tavuk yapabilir.
william m. thackeray: bir kadın için en büyük kompliman kendi cinsi tarafından hor görülmesidir.
kierkegaard: kendimizi kandırmaktan ancak hayatlarımızı seçme yeteneğimiz üzerine inşa etmekle kurtulabiliriz.
alexandre dumas: ilkel halkların yasası, kısasa kısas yasasıdır.
choderlos de laclos: bir gönülde uyandırılan mutluluk, bağların en güçlüsüdür; gerçekten bağlayabilen bir o vardır.
orson welles: aklınız fikriniz çok para kazanmakta olduktan sonra çok para kazanmak marifet değildir.
sabahattin ali: dünyada en tahammül edilemeyecek şey, artık aşık olmadığımız birisiyle beraber yaşamak mecburiyetidir. şu halde aşık olduğumuz birisiyle hayatımızı birleştirmek, en hafif tabiriyle, düşüncesizliktir.
şevket rado: her şey geçer, her şey gider. insan her şeyi unutur. bu dünya öyle çatık kaşla dolaşmaya, şunun bunun kalbini kırmaya değer bir dünya değildir.
9.02.2016
mein balıkçısı
şevket rado
bir zamanlar mein balıkçısı diye, talihiyle meşhur bir adam varmış. mein kıyılarında balık pek az tutulduğu halde bu adam ne zaman balığa çıksa boş dönmez, sepetler dolusu balıkla gelirmiş. adam bu yüzden para kazanırken talihi de dillere destan olmuş. o kadar ki, birinin fazla talihli olduğunu anlatmak için "mein balıkçısı gibi talihli" demek adet haline gelmiş. günün birinde balıkçı ölmüş. tören için evine gelenler mein balıkçısı'nın evinde balık ve su üzerine zengin bir kütüphane olduğunu hayretle görmüşler. adamın neden balık avından boş dönmediği o zaman anlaşılmış.
bir zamanlar mein balıkçısı diye, talihiyle meşhur bir adam varmış. mein kıyılarında balık pek az tutulduğu halde bu adam ne zaman balığa çıksa boş dönmez, sepetler dolusu balıkla gelirmiş. adam bu yüzden para kazanırken talihi de dillere destan olmuş. o kadar ki, birinin fazla talihli olduğunu anlatmak için "mein balıkçısı gibi talihli" demek adet haline gelmiş. günün birinde balıkçı ölmüş. tören için evine gelenler mein balıkçısı'nın evinde balık ve su üzerine zengin bir kütüphane olduğunu hayretle görmüşler. adamın neden balık avından boş dönmediği o zaman anlaşılmış.
31.12.2015
uzun lafın kısası
andre luguet: hayatta en karanlık saat bile altmış dakikadan fazla sürmez.
boccaccio: en süslü, en cicili, en alacalı giysiyi sırtına geçiren, herkesten daha çok saygınlık kazandığını sanıyor. bilmiyor ki, bu giysiler pekala bir eşeğe yaraşır; ama saygınlık kazandırmaz eşeğe.
halil cibran: aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
ernesto sabato: dünyayı asla sevemedim ve insanlardan hep tiksindim; özellikle de insan kalabalıklarından. yazları plajlar en katlanamadığım yerlerdir.
jean baudrillard: her hayvanda sizi küçümseyen bir insan saklıdır; her bilgisayarda canı sıkılan bir insan saklı olduğu gibi.
konstantin fedin: şaka ve gülme asla boşa gitmez; bunlar dünyanın en iyi eğitimcileridir.
algernon sydney: hiçbir yasa, ortaya çıkabilecek her duruma tam uyacak kadar mükemmel değildir.
melih cevdet anday: yaşamaktan soğumamak için tek çare, daha güzel bir dünya düşünmektir. o dünyayı özlemek ve o dünya için savaşmaktır.
pascal: hayatımızı seve seve feda ederiz; yeter ki başkaları bundan bahsetsinler.
choderlos de laclos: para insanı mutlu etmez; ama kabul etmeli ki mutlu olmasını çok kolaylaştırır.
salman rushdie: insanlarda zevk diye bir şey yoksa, her şeyin en iyisi bile boşuna.
şevket rado: soğuğa dayanmanın en emin çaresi soğuğu sevmektir, derler. hayatın güçlüklerine katlanmanın en sağlam yolu da hayatı sevmektir.
boccaccio: en süslü, en cicili, en alacalı giysiyi sırtına geçiren, herkesten daha çok saygınlık kazandığını sanıyor. bilmiyor ki, bu giysiler pekala bir eşeğe yaraşır; ama saygınlık kazandırmaz eşeğe.
halil cibran: aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
ernesto sabato: dünyayı asla sevemedim ve insanlardan hep tiksindim; özellikle de insan kalabalıklarından. yazları plajlar en katlanamadığım yerlerdir.
jean baudrillard: her hayvanda sizi küçümseyen bir insan saklıdır; her bilgisayarda canı sıkılan bir insan saklı olduğu gibi.
konstantin fedin: şaka ve gülme asla boşa gitmez; bunlar dünyanın en iyi eğitimcileridir.
algernon sydney: hiçbir yasa, ortaya çıkabilecek her duruma tam uyacak kadar mükemmel değildir.
melih cevdet anday: yaşamaktan soğumamak için tek çare, daha güzel bir dünya düşünmektir. o dünyayı özlemek ve o dünya için savaşmaktır.
pascal: hayatımızı seve seve feda ederiz; yeter ki başkaları bundan bahsetsinler.
choderlos de laclos: para insanı mutlu etmez; ama kabul etmeli ki mutlu olmasını çok kolaylaştırır.
salman rushdie: insanlarda zevk diye bir şey yoksa, her şeyin en iyisi bile boşuna.
şevket rado: soğuğa dayanmanın en emin çaresi soğuğu sevmektir, derler. hayatın güçlüklerine katlanmanın en sağlam yolu da hayatı sevmektir.
29.09.2015
uzun lafın kısası
andre gorz: yalnızca bir özne anlam yaratabilir.
bertrand russell: bir suçsuzun cezalandırılmasındansa, doksan dokuz suçlunun cezadan kurtulması daha iyidir.
cicero: iftira kadar hızlı çıkan, kolayca ortalığa atılan, çarçabuk kabul edilen, alabildiğine yayılan hiçbir şey yoktur.
erik orsenna: en güzel hikayeler hep daire biçimindedir; kalbimizin en derin noktasına dokunmak için bizleri en uzağa götürür.
hakan günday: üçüncü dünya ülkelerinde rütbe yoktur. tanrı ve kulları vardır.
jean baudrillard: büyük insan zamanının önündedir; akıllı insan zamanında bir şeyler yapar; aptallar da zamanın önünde dikilirler.
klaus schröter: sağlam bir kahkaha dünyadaki en iyi şeydir.
alexandre dumas: mutluluk, büyülü adalarda kapılarını ejderhaların beklediği saraylar gibidir. onu elde etmek için savaşmak gerekir.
mehmed uzun: dünyada hiçbir fikir eseri yoktur ki zulme karşı başkaldırmamış olsun.
oscar lewis: bir kadının mutlu olabilmesi için kendisini iyi giydiren, iyi doyuran ve iyi okşayan bir erkeğe ihtiyacı vardır.
şevket rado: insanlar dünyadan değil, insanlardan şikayetçidirler.
sadık hidayet: bana göre değil bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuş bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmayı bilenler için.
bertrand russell: bir suçsuzun cezalandırılmasındansa, doksan dokuz suçlunun cezadan kurtulması daha iyidir.
cicero: iftira kadar hızlı çıkan, kolayca ortalığa atılan, çarçabuk kabul edilen, alabildiğine yayılan hiçbir şey yoktur.
erik orsenna: en güzel hikayeler hep daire biçimindedir; kalbimizin en derin noktasına dokunmak için bizleri en uzağa götürür.
hakan günday: üçüncü dünya ülkelerinde rütbe yoktur. tanrı ve kulları vardır.
jean baudrillard: büyük insan zamanının önündedir; akıllı insan zamanında bir şeyler yapar; aptallar da zamanın önünde dikilirler.
klaus schröter: sağlam bir kahkaha dünyadaki en iyi şeydir.
alexandre dumas: mutluluk, büyülü adalarda kapılarını ejderhaların beklediği saraylar gibidir. onu elde etmek için savaşmak gerekir.
mehmed uzun: dünyada hiçbir fikir eseri yoktur ki zulme karşı başkaldırmamış olsun.
oscar lewis: bir kadının mutlu olabilmesi için kendisini iyi giydiren, iyi doyuran ve iyi okşayan bir erkeğe ihtiyacı vardır.
şevket rado: insanlar dünyadan değil, insanlardan şikayetçidirler.
sadık hidayet: bana göre değil bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuş bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmayı bilenler için.
17.06.2010
unutmak
şevket rado
bergson'un bir sözü vardır: beynin asıl görevi, der, hatırlamamızı değil, unutmamızı sağlamaktır. zaman, elinde sihirli bir fırça, hafızamızda yer eden kötü olayları bize hiç sormadan, kendi kendine, azar azar siler. hatta bu kadarla da kalmaz; fırçası yaldızlı mıdır nedir, o kötü olayları süsler, güzelleştirir. ruhumuzu karartan kötü hatıralar silinip yerine tatlıları geldikçe yaşam sevincimiz de artar, durur.
yemek yemeyi angarya sayanlar melankolik, kötümser, yaşama hevesi düşük insanlardır. yemeyi bir görev yapar gibi yiyenler dünya zevklerinden el etek çekmiş olanlara örnektirler. oburlar, hayatta her şeyin aşırısına gitmeye eğilimi olan tipin karşılığıdır. zevk düşkünleri ise, güç beğendikleri için hayatın keyfini kendi kendilerine kaçıran insanlar olarak görülmeli.
meşhur roma imparatoru augustus vatandaşlarından kim çağırırsa onun evine misafir gidermiş. bir gün kendisini bir vatandaş davet etmiş. ama o kadar senli benli davranmış, öyle üstünkörü yemekler önüne sürmüş ki, august'ün canı sıkılmış. giderken: "teşekkür ederim ama bu kadar dost olduğumuzu sanmıyordum." demiş.
bergson'un bir sözü vardır: beynin asıl görevi, der, hatırlamamızı değil, unutmamızı sağlamaktır. zaman, elinde sihirli bir fırça, hafızamızda yer eden kötü olayları bize hiç sormadan, kendi kendine, azar azar siler. hatta bu kadarla da kalmaz; fırçası yaldızlı mıdır nedir, o kötü olayları süsler, güzelleştirir. ruhumuzu karartan kötü hatıralar silinip yerine tatlıları geldikçe yaşam sevincimiz de artar, durur.
yemek yemeyi angarya sayanlar melankolik, kötümser, yaşama hevesi düşük insanlardır. yemeyi bir görev yapar gibi yiyenler dünya zevklerinden el etek çekmiş olanlara örnektirler. oburlar, hayatta her şeyin aşırısına gitmeye eğilimi olan tipin karşılığıdır. zevk düşkünleri ise, güç beğendikleri için hayatın keyfini kendi kendilerine kaçıran insanlar olarak görülmeli.
meşhur roma imparatoru augustus vatandaşlarından kim çağırırsa onun evine misafir gidermiş. bir gün kendisini bir vatandaş davet etmiş. ama o kadar senli benli davranmış, öyle üstünkörü yemekler önüne sürmüş ki, august'ün canı sıkılmış. giderken: "teşekkür ederim ama bu kadar dost olduğumuzu sanmıyordum." demiş.
8.09.2008
baba
şevket rado
6 yaşında: babam her şeyi biliyor.
10 yaşında: babam çok şey biliyor.
15 yaşında: ben de babam kadar biliyorum.
20 yaşında: şu muhakkak ki babamın pek fazla bir şey bildiği yok.
30 yaşında: bir kere de babamın fikrini alsam fena olmayacak.
40 yaşında: ne de olsa babam bazı şeyleri biliyor.
50 yaşında: babam her şeyi biliyor.
60 yaşında: ah, keşke hayatta olsaydı da babama danışabilseydim.
6 yaşında: babam her şeyi biliyor.
10 yaşında: babam çok şey biliyor.
15 yaşında: ben de babam kadar biliyorum.
20 yaşında: şu muhakkak ki babamın pek fazla bir şey bildiği yok.
30 yaşında: bir kere de babamın fikrini alsam fena olmayacak.
40 yaşında: ne de olsa babam bazı şeyleri biliyor.
50 yaşında: babam her şeyi biliyor.
60 yaşında: ah, keşke hayatta olsaydı da babama danışabilseydim.
15.01.2008
eşref saat
şevket rado
her şey geçer, her şey gider. insan her şeyi unutur. bu dünya öyle çatık kaşla dolaşmaya, şunun bunun kalbini kırmaya değer bir dünya değildir.
gerçek sağlık, insanın iç organlarının nerede olduklarını bilmemesidir.
kültür, insanın okuduklarını unuttuktan sonra zihninde kalanlardır.
çocuklar acımasız olurlar.
dünyada, insanlar arasında en iyi dağıtılmış olan şey akıldır.
insanlar dünyadan değil, insanlardan şikâyetçidirler.
"gençlik bilse, ihtiyarlık yapabilse."
soğuğa dayanmanın en emin çaresi soğuğu sevmektir, derler. hayatın güçlüklerine katlanmanın en sağlam yolu da hayatı sevmektir.
en iyi iş, neşeli bir adamın elinden çıkan iştir.
ceviz dolu bir fıçıya kilolarca susam yağı dökülebilir.
"başkalarını mutlu etmek isteyen insan önce kendisini mutlu etmekle işe başlamalı."
asla aşka ihanet etmeyiniz. aşk dünyanın en kutsal şeyidir.
her şey geçer, her şey gider. insan her şeyi unutur. bu dünya öyle çatık kaşla dolaşmaya, şunun bunun kalbini kırmaya değer bir dünya değildir.
gerçek sağlık, insanın iç organlarının nerede olduklarını bilmemesidir.
kültür, insanın okuduklarını unuttuktan sonra zihninde kalanlardır.
çocuklar acımasız olurlar.
dünyada, insanlar arasında en iyi dağıtılmış olan şey akıldır.
insanlar dünyadan değil, insanlardan şikâyetçidirler.
"gençlik bilse, ihtiyarlık yapabilse."
soğuğa dayanmanın en emin çaresi soğuğu sevmektir, derler. hayatın güçlüklerine katlanmanın en sağlam yolu da hayatı sevmektir.
en iyi iş, neşeli bir adamın elinden çıkan iştir.
ceviz dolu bir fıçıya kilolarca susam yağı dökülebilir.
"başkalarını mutlu etmek isteyen insan önce kendisini mutlu etmekle işe başlamalı."
asla aşka ihanet etmeyiniz. aşk dünyanın en kutsal şeyidir.