martin luther king etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
martin luther king etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29.06.2018

uzun lafın kısası

plutarkhos: yeni doğana merhamet edin; çünkü sayısız kötülükle karşılaşacaktır.

marquis de sade: dinden sakınmalısın. hiçbir şey seni dinden daha kötü bir şekilde tuzağa düşüremez.

jiddu krishnamurti: özgür bir insan kendini asla belli bir ülkeye, sınıfa ya da düşünce biçimine ait hissetmez. özgürlük dosdoğru her seviyede özgürlük demektir ve sadece belli bir çizgide düşünmek özgürlük değildir.

"köpek, efendisinde tanrısını görür ama bu, o efendinin dünyanın en büyük namussuzu olmasına engel değildir." (via friedrich engels)

marcel proust: başkaları için konuşuruz ama kendimiz için susarız. bu yüzden sessizlik, konuşmadan farklı olarak eksiklerimizin, yapmacık davranışlarımızın izini taşımaz. o katışıksızdır, o gerçek bir atmosferdir.

homeros: şu dünyada soluk alan, yürüyen yaratıklar arasında insandan daha acınacak bir yaratık yoktur.

carl sagan: zorbalar ve otokratlar, okuryazarlığın, öğrenme, kitap ve gazetelerin potansiyel tehlike taşıdığının hep farkında olmuşlardır. çünkü bunlar tebaalarına bağımsız, hatta isyankâr görüşler aşılayabilir.

erich fromm: insanlık için gerçek tehlike, olağanüstü güçlerin şeytan ya da sadist birinin değil, sıradan bir insanın eline geçmesidir.

carl gustav jung: kitleler, içinde bulundukları biçimden yoksun, kaotik ortamı telafi etmek için daima bir "lider" üretirler ve tarihte birçok örneğini gördüğümüz gibi, bu lider sonunda mutlaka kendi şişirilmiş ego algısının kurbanı olur.

martin luther king: insanın, dayanma gücünün sonuna geldiği ve kendisini umutsuzluk ve karanlıktan başka bir şeyin beklemediği adaletsizlik uçurumuna itilmeye artık razı olmadığı bir an gelir.

2.07.2017

direniş

martin luther king

insanın, dayanma gücünün sonuna geldiği ve kendisini umutsuzluk ve karanlıktan başka bir şeyin beklemediği adaletsizlik uçurumuna itilmeye artık razı olmadığı bir an gelir.

acı deneyimlerimiz bize, ezenlerin ezilenlere özgürlüklerini hiçbir zaman gönüllü olarak vermediklerini öğretti.

kararlı, legal ve şiddete dayanmayan baskı olmadan eşit haklar mücadelesinde bir adım bile ileri gidemezsiniz. insanlık tarihi ayrıcalık sahibi insanların bu ayrıcalıklarından ancak çok nadiren gönüllü olarak vazgeçtikleri gerçekliğinin uzun ve trajik hikayesidir. 

tek tek bireylerin ahlaki olarak doğru olanı fark edip kendi haksız tutumlarından vazgeçmeleri mümkündür; ancak insanların bir grup olarak ahlaki duyarlılıkları, tek tek bireylerden daha azdır.

t.s. eliot: kötü bir hedef için iyi bir eylemi kullanmaktan daha fena bir ihanet yoktur.

insanı aşağılayan her yasa adaletsizdir. ırk ayrımcılığı insanın ruhunu bozduğu ve kişiliğine zarar verdiği için tüm ırk ayrımcı yasalar adil olmayan yasalardır. bu tür yasalar, yapıcılarına yanlış bir üstünlük, kurbanlarına ise yanlış bir aşağılık duygusu verir.

vicdani muhasebe sonucu haksız gördüğü bir yasayı ihlal eden ve yurttaşlarının vicdanlarını sarsmak ve söz konusu yasanın haksız olduğu konusunda gözlerini açmak amacıyla, cezayı kabullenerek hapse giren kişi, yasaya en büyük saygıyı gösteren kişidir.

iyi niyetli insanların sığ anlayışları kötü niyetli insanların mutlak yanlış anlayışlarından daha cesaret kırıcıdır. gönülsüz bir kabul, mutlak bir retten daha yanıltıcıdır.

toplumun görevi, soyulanları koruyup haydutları cezalandırmak olmalıdır, tersi değil.

ezilenler ebediyen ezilen olarak kalamaz. günün birinde içlerinde özgürlük arzusu yeşerir.

unutmayalım ki hitler'in almanya'da yaptığı her şey "yasal", macaristan'daki özgürlük savaşçılarının yaptıkları her şey ise "yasa dışı"ydı. hitler almanyasında bir yahudi'ye yardım etmek yasa dışıydı.

bizim neslimiz bir gün sadece kötülerin yaralayıcı sözlerine değil, iyilerin korkunç suskunluğuna da yerinecektir.

19.03.2010

sivil itaatsizlik

henry david thoreau: bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde, onurlu her insanın olması gereken yer cezaevidir.

yakup coşar: ilk kez 1848 yılında amerika'da thoreau tarafından kullanılan "sivil itaatsizlik" kavramı, haksız bir uygulamaya karşı bütün yasal yollar denendikten sonra girişilen yasa dışı eylem anlamına gelir.

john rawls: en yüksek yargı mercii yasama, yürütme ya da yargı değil kamuoyudur. sivil itaatsizlik özellikle bu organa başvurur.

martin luther king: insanın, dayanma gücünün sonuna geldiği ve kendisini umutsuzluk ve karanlıktan başka bir şeyin beklemediği adaletsizlik uçurumuna itilmeye artık razı olmadığı bir an gelir. 

yakup coşar: balkanlardan ya da kafkaslardan gelen bütün göçmenlere "hoş geldin" denilirken, bu toprakların yerlileri kürtlerden, alevilerden bu tanıma/kabul jestinin esirgenmesi türkiye'nin dehşet verici bir gerçeğidir.

henry david thoreau: en iyi hükümet, en az yöneten hükümettir.

johan galtung: tek insanlık öğretisine göre, sorun asla başka insanlara karşı bir kavga sorunu değildir. insan, ayırıcı olana ve insanlığın ortak değerlerinin gelişmesi önünde engel teşkil eden şeylere karşı savaşır.

henry david thoreau: insanlar bir hükümetleri olduğu yolundaki tasarımlarını tatmin etmek için, tıkırtısını duyacakları, hükümet denen karmaşık bir makineye ihtiyaç duyarlar.

yakup coşar: hannah arendt'e göre totaliter rejimlerde insandan beklenebilecek tek şey kötülüğün ortağı olmamak, bu anlamda kamusal alandan çekilmektir.

henry david thoreau: paranın çokluğu oranında dürüstlük azalır; çünkü para insanla nesneler arasına girer ve insan için nesneleri elde eder.

norman cousines: devletin varlığının meşruiyeti insan haklarını koruma derecesiyle ölçülür.

hannah arendt: iyi insanlar, ancak güç dönemlerde, tüm toplum tabakalarından yoktan var olur gibi ortaya çıkışlarıyla tanınırlar.

wilson carey mcwilliams: kurumların iflas ettiği yerde, politik toplumun devamı insanların iradelerine kalır; ama insanlar rüzgarda sallanan cılız kamışlar gibidirler, kötülüklere en azından rıza göstermeye eğilimlidirler.

jürgen habermas: kendinden emin her demokratik devlet, politik kültürünün zorunlu bir unsuru olduğu için, sivil itaatsizliği kendi yapısının ayrılmaz bir parçası olarak görür.

albert camus: kişisel huzuru ve mutluluğu korumak için haksızlığa karşı direnmek gerekir.

hans saner: direnişin en gerekli olduğu yer, pratiğe uygulanma şansının en az olduğu yerdir; pratik olarak en kolay uygulanabileceği yer ise en az gerekli olduğu yerdir.

jürgen habermas: hükümeti kararını değiştirmeye zorlayacak tek şey, meşruiyetini kaybetme riskinin ortaya çıkmasıdır.

26.03.2009

martin luther king

eduardo galeano

1963 yılında washington sokaklarını dolduran korkunç bir kalabalığın önünde papaz martin luther king yüksek sesle haykırdı: "günün birinde çocuklarımın tenlerinin renginden ötürü yargılanmayacaklarını hayal ediyorum; günün birinde düzlüğün yükseleceğini, dağların eğileceğini hayal ediyorum."

bunun üzerine fbı, king'in bu ülkenin geleceği için en tehlikeli siyah olduğuna hükmetti ve çok sayıdaki ajan gece gündüz onun her adımını izlemeye başladı. ama o, ırksal aşağılamayı ve siyahları cephenin en önünde ölüme gönderilen askerlere dönüştüren vietnam savaşı'nı kınamayı sürdürdü. lafı hiç evirip çevirmeden ülkesinin dünyanın en büyük şiddet tedarikçisi olduğunu söylüyordu.

4 nisan 1968'de bir mermi suratını dağıttı.