oruç aruoba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
oruç aruoba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25.06.2022

de ki işte

oruç aruoba



insan eninde sonunda
ancak kendi kurdunu besler

insanın en anlamlı yaratısı mezardır

insan yaşamın anlamını
ölümde bulur ancak

ölüm, kişinin en önemli yaşantısıdır

yaşadığın her andan sonra
-her andan da önce-
ölebilecek durumdaysan
gerçekten yaşıyorsun demektir

yaşam bilinci, eninde sonunda
ölüm bilincidir

yaşamın, yaşadıklarındır
yaşamaya karar verdiklerin ya da
yaşamak istediklerin değil

yazmak, yaşamak uçurumunun doruğudur

yaşamak, sevinçli acılar çekmek
hüzünlü neşeler yaşamaktır

25.02.2021

dilek

oruç aruoba

ne çok isterdin, değil mi -masanda, dingin, suskun, yalnız otururken, çevrende dizi dizi defterlerin, yazı dosyaların, kağıt zarfların, iç içe kalem kılıfların, gözlük kabın, yanında ayrı ayrı sigara paketlerin, bira şişen, yarı dolu bardağın, yazdıklarını temize çektiğin daktilonun başında, kulağında derin bir müzik, bir an, yaptıklarını, yapamadıklarını, yapmakta olduklarını düşünerek dalmışken, dışarıda, karşındaki tülün örttüğü ışığın içinden, akşam yağan yaz yağmurunun berraklaştırdığı ılık havada, parlak öğle güneşi altında, güneyden gelip birdenbire pencerenin pervazına konan, poyrazın uçuşturduğu açık kahverengi, uçuk gök rengi tüyleriyle, orada, bir an aldırmazca duran, dönen, sonra, bir kez zıplayıp, başını çevirerek, yeniden kanat açıp, sanki kaygısız, tasasız, dertsiz, kuzeye doğru uçup giden o ufacık kuş, bir daha gelse- ama, bir seferliktir uçuşu; gelmez bir daha.

24.03.2008

filozofun ölümü

oruç aruoba

felsefenin 'sonuna ulaşma' düşüncesi bakımından, filozofların ölüm anlarında ilginç ipuçları bulabiliriz. bunlarda, ucu açık bir süreci sona erdirmenin verdiği rahatlama gibi ya da tersine; ama aynı anlamda sonu gelmeyecek bir sürecin artık bitmesinin verdiği dinginlik gibi yaşantılar görebiliriz. bu açıdan, bir tür huzur, hatta neşe, sevinç bile görülebilir bu ölüm anlarında.

sokrates, baldıranı kendisi diker kafasına. hoşsohbet, biraz da muzip bir havadadır. gitmek üzere yüzünü kapamışken, yeniden açar, sağlık tanrısı askleipos'a bir horoz borcu olduğunu hatırlatır dostu kriton'a. nietzsche'ye göre bu sözler, sokrates'in, yaşamı bir sayrılık, ölümü de bundan sağalma saydığını gösterir.

hume şakacıdır son demlerinde. adam smith'in anlattıklarına göre, ölüm kayığına binişini geciktirsin diye kharon ile pazarlığa girişir. kharon'un ağzından kendine verdiği yanıtlar, sonunda, "bu işin sonu yok dostum; haydi, bin artık şu kayığa" 'rica'sına, sonra da 'küfür'lere gelip dayanır.

kant, hiçbir şey olmayacakmış gibi davranır; gücü tükenene dek, dizgesinin tamamlayıcısı olacak en son yapıtını yazmayı sürdürür. yalnız, arada, her bahar gelip penceresinin önünde öten çit serçesini özler; pirene dağlarının doruklarındaki soğuğu düşünüp "küçük kuşum artık hiç gelmeyecek" der, hüzünlenir. yapıt tamamlanamadan, çit serçesi de gelmeden önce, "bir mum gibi" söner.

nietzsche'nin fiziksel ölümü de kant'ınki gibi sessiz sedasızdır; ama tinsel ölümü sırasında, bir piyanoyu yumruklarıyla, dirsekleriyle döverek bağıra çağıra şarkı söyler. en son yazdıkları ise, buram buram ölüm özlemi kokan bir dizi coşkun şiirdir.

wittgenstein ise, ölüm anında, öğrencilerine aktarılmak üzere -ve onlardan en azından birini de derin bir hayrete düşüren- sözü söyler: 

"harikaydı yaşamım."