tacitus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tacitus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14.09.2018

insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı

jean-jacques rousseau

din, bağnazlığıyla akıttığı kandan daha fazla kanın esirgenmesini sağlar.

aşkın manevi unsurunun toplum alışkanlıklarından doğmuş, kadınlar tarafından, egemenliklerini kurmak, boyun eğmesi gereken cinsi üstün kılmak için ustalıkla, dikkatle kutsallaştırılmış yapay bir duygu olduğunu görmek zor değildir.

"misseriman servitutem gacem apellant." (tacitus)

bir insanı daha önce başka bir insandan vazgeçemeyecek bir duruma getirmedikçe kul edip köleleştirmek olanaksızdır.

insanları uygarlaştıran ve insan türünü bozan şey ozana göre altın ve gümüş; ama filozofa göre demir ve buğdaydır.

bilgili bir düşüncenin meyvesi olmayan acele yargılar, aşırılığa konu olurlar.

özgürlük buna alışık olan sağlam, gürbüz huyları beslemek ve güçlendirmek için uygun ama yapısı böyle olmayan zayıfları, narinleri ezen, yıkan, sarhoş eden güçlü ve lezzetli besin maddeleri ve iyi cins şaraplar gibidir.

bir hayvan, kendi türünden ölü bir hayvanın önünden tedirgin olmadan geçmez.

ne kadar düşük bir bozukluk derecesi içinde bulunursa bulunsun, kötü ve iyi insanlar arasında hiçbir ayırım yapmayan hiçbir toplum var olmamıştır.

bir çocuğun bir yaşlıya emretmesi, bir budalanın bir bilgeyi yönetmesi, açlık içindeki çoğunluk zorunlu ihtiyaç maddelerinden yoksun yaşarken bir avuç insanın gereksiz şeyler bolluğu içinde yüzmesi doğa kanununa açıkça aykırıdır.

zorba, ancak en güçlü olduğu sürece egemendir.

"bir cumhuriyetçi olan benim hakkımda vardığın yargı da iyi değil. ben özgürlüğe taparım. hem başkalarına hükmetmekten hem de başkalarına kul olmaktan aynı derecede nefret ediyorum."

hakimler sadece zor kullanarak değil, yalanla da hüküm sürerler ve kendi bencil tasarılarını genel çıkar örtüsü altında gizlerler.

büyük mülkiyet gasptan doğar.

son yüzyıllarda keşfedilen bütün ıssız adaların hemen hepsi, baştan başa, her türden ağaçla ve bitkiyle kaplıdır ve tarih bize, bütün yeryüzünden, insanlar yerleştiği veya uygarlaştığı ölçüde, çok büyük ormanların kesilmesi gerektiğini öğretir.

hiç kimse başkalarının adaletsizliğinden şikâyet edemez; sadece kendi tedbirsizliğinden ya da talihsizliğinden yakınabilir.

baskıya boyun eğen bir halk, başkalarının özgürlüğünü yok etmeye de hazırdır.

kölelik bağları insanların karşılıklı bağımlılıklarından, karşılıklı gereksinmeler onları birleştirmeden önce meydana gelmediği için bir insanı daha önce başka bir insandan vazgeçemeyecek bir duruma getirmedikçe kul edip köleleştirmek olanaksızdır.

onurdan hiçbir şey umut etmeyen despot hükümdarlık, hükmettiği yerde başka bir efendinin yaşamasına katlanamaz; o konuşur konuşmaz, artık başvurulacak ne dürüstlük duygusu, ne de görev duygusu kalır; kölelere kalan biricik erdem, körü körüne boyun eğmedir.

marksizm aynı düşünceyi daha açık bir şekilde ortaya koyar: "başkalarını ezen bir halk, özgür olamaz."

objektif bakımdan, ezilenlerin teselli olarak bir tanrıya inanmaları, halk yığınlarını mücadeleden uzaklaştırmaktan başka bir sonuç vermez.

marx, kapitalist düzende, vicdanlar dahil her şeyin parayla satın alındığını söyleyecektir.

insan bilimleri tarafından konmuş olan sorunlar, çözümlerini tarihte bulurlar.

insanın kullandığı ilk dil, en evrensel, en etkili dil; bir araya gelmiş olan insanları ikna etmek gerekmeden önce de gereği duyulmuş olan biricik dil, doğanın çığlığıdır.

durmadan doğadan yakınan çılgınlar, biliniz ki size bütün kötülükler kendinizden geliyor!

eğitim sadece işlenmiş zekalarla işlenmemişler arasında bir ayrım meydana getirmekle kalmaz; işlenmiş zekalar arasındaki farkları da kültür oranında artırır. çünkü bir dev ile bir cüce aynı yolda yürüseler her ikisinin atacağı her yeni adım deve yeni bir üstünlük sağlayacaktır.

29.06.2015

uzun lafın kısası

hamdi koç: mutluluk insanı değiştirmez; ama mutsuzluk değiştirebilir.

bertrand russell: yurtseverlik, çağımızın başlıca belasıdır ve eğer yumuşatılamazsa uygarlığı sona erdirecektir.

jeannette walls: bir vatan hainiyle bir vatansever arasındaki tek fark bakış açısıdır.

chuck palahniuk: hayatım değersiz ve sıkıcı olabilir ama en azından benim hayatım; fabrikada üretilmiş, ikinci el, kalitesiz bir hayat değil.

mehmet eroğlu: yalnızlık, insanı iyi ya da kötü biri olma derdinden kurtarır.

alfred döblin: iki insanın seks yaşamını bir sözleşme ile yoluna koymak ve böylece karı koca arasındaki görevleri kanunun şart koştuğu bir buyruğa bağlamak, akla gelebilen en iğrenç ve aşağılayıcı kölelikten başka bir şey değildir.

meister eckhart: her şeyi almak isteyen biri her şeyden feragat etmelidir.

andre maurois: iyi kitapların okunması tıpkı ispanyol hanları ve aşk gibidir: bu kitaplarda, kendinden ne getirmişse ancak onu bulur insan.

oscar wilde: hepimiz çukurun dibindeyiz ama bazılarımız yıldızlara bakmakta.

sait faik: söz vermiştim kendi kendime; yazı bile yazmayacaktım. yapamadım. koştum tütüncüye kalem kağıt aldım. oturdum. kalemi yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım.

tacitus: güvenlik arzusu her muhteşem ve asil girişimin karşısına dikilir.

william s. burroughs: oğlum, asla bir din adamına ya da polis memuruna kulak asma. tek sahip oldukları şey, bok çukurunun anahtarıdır.

27.02.2015

uzun lafın kısası

salah birsel: her şahın işi, eninde sonunda iyi bir piyade ile biter.

andre malraux: yoksullar savaşmaya kararlı olduklarında zenginleri her zaman yenerler.

bhartrihari: kadın kalbi, aynadaki bir hayale benzer. yakalayamazsın. ruhu keçi yolları gibi eğri büğrü. nereye götüreceği bilinmez.

konfüçyüs: insanların yanlışları, sınıflarının özelliğidir.

chuck palahniuk: seks yaparken bir erkeğe annesini sorarsanız büyük patlamayı sonsuza kadar geciktirebilirsiniz.

ernest hemingway: erkek yenilgi için yaratılmamıştır. erkek mahvedilebilir ama yenilmez.

harper lee: bir avın peşinde koşarken yapılacak en iyi şey, avı kendi haline bırakmaktır. hiçbir şey söylemeyince mutlaka meraklanır ve ortaya çıkar.

melih cevdet anday: ana babalarla, çocuklar, kız erkek kardeşler arasındaki cinsel ilişki yasağı tümüyle anlamsızdır.

oscar wilde: kaba gücü bir noktaya kadar anlarım; ancak kaba mantığa katlanılamaz.

tacitus: iyilikler insana, karşılığını verebileceğini sandığı sürece hoş gelir. bu ölçüyü aştılar mı onları minnetle değil nefretle karşılarız.

george sand: şefkat ve özverili bir dostluktan başka her şey geçicidir.

wolfgang günter lerch: sahtekarlar gerçek anlamlarını asla kavrayamadıkları kurallara harfiyen uyarlar.